Please activate JavaScript!
Please install Adobe Flash Player, click here for download

Dental Tribune Turkish Edition

DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Bilim & Araştırma 9 çalışmada inceledikleri 8 imp- lanttaki gövde kırığı vakasının %100’ünün parafonsiyonel alış- kanlık kaynaklı olduğunu belirt- mişlerdir. İmplant kırığı sebep- leri arasında en çok dikkati çe- ken bir başka faktör ise marjinal kemik kaybıdır. Olgumuzda da olduğu üzere lokalize dayanak üzerinde total bir protez taşıyan hastada zaman içerisinde imp- lantta kırık meydana gelmesi, daha çok marjinal kemik rezorb- siyonu nedeni ile dayanaklara gelen aşırı yük olarak da düşü- nülebilir. Bu durumda yan kuv- vetler artacak ve kuvvet dağılı- mının dengesiz olacaktır. Adell ve ark.(1) 15 yıl üzerinde çalış- tıkları bir araştırmada yılda orta- lama 3 mm gibi hızlı marjinal kemik kaybı olan olgularda imp- lantta gövde veya vida kırığı gibi mekanik komplikasyonların ger- çekleşmesinin kaçınılmaz oldu- ğunu ifade etmişlerdir. İmplant kırıklarında etkili olabilecek di- ğer bir faktör ise dayanağın gev- şemesidir. Bu durumda daha çok dayanak kırığı düşünülse de implantta gövde kırığı olma ola- sılığı da vardır. Özellikle sabit protezlerde dayanak (solid) vi- dasının gevşemesi implant inter- nal yan duvarlarında aşırı stres oluşturabilir. Doğal olarak sabit protezin kısmen desimante ol- ması da kuvvet dağılımını olum- suz etkileyip dayanak ya da göv- de kırığına sebep olabilir. Aslın- da sabit protezlerde implant göv- desi üzerindeki yükün, hareketli protezlere oranla daha fazla ol- duğu düşünülmektedir. Ancak protezin balanssız olması, kemik erimelerinin kuvvet dağılımını etkilemesi, kullanılan lokalize dayanağın boyu ve uzun dönem direnç açısından seçilmiş olan matriksin sertlik derecesi bile implant üzerinde farklı kuvvet- ler oluşmasına sebep olmakta- dır. İmplant destekli sabit pro- tezlerde meydana gelen implant kırıklarının sebepleri arasında kantilever uzunluğu da etkilidir. Shackleton ve ark.(18) implant destekli protezlerdeki kantilever uzunluğunun protezin kullanım ömrü ile kıyasladıkları çalışma- da, destek implantların güvenliği açısından maksimum 15 mm uzunluğunda kantilever içeren protez yapımını önermektedir- ler. Rangert ve ark.(16) ise iyi kalitedeki mandibular kemiğin 15-20 mm uzunluğunda distale kantilever içeren implant des- tekli sabit protezin implantlar açısından güvenilir olduğunu fa- kat poröz yapıdaki maksiller ke- miğin ise implant destekli sabit protezdeki distale kantilever uzunluğunun 10mm den az ol- ması gerektiğini belirtmektedir- ler. Ayrıca kullanılan implantın çapı kırılma direncinde doğru- dan etkilidir. Çiğneme kuvvetle- rinin özellikle posterior bölgede yoğun olması nedeniyle bu böl- gede kullanılacak implant çapı- nın 3.5 mm veya 3.75 mm den daha dar olması implanta gelen kuvvetleri karşılayamaması ne- deniyle meydana gelebilecek implant kırıklarının başlıca se- bebi arasında görülmektedir (6,10,14). Bu nedenle Krogh (8), Graves (7) ve Beaty (3) de çalış- malarında maksilla ve mandibu- la posterior bölgelerde mümkün olduğunca geniş çapta implant kullanımın gerektiğini ifade et- mişlerdir. Bunların yanında den- tal implantolojide implant ma- teryali olarak sıklıkla saf titan- yum tercih edilmektedir. İçeri- ğindeki oksijen ve demir mikta- rına göre Grade 1-4 olarak dere- celendirilmektedir. Olgularımız- daki kullanılan implant materya- li grade 4 saf titanyumdur. Oksi- jen ve demir içeriği diğer saf ti- tanyum materyallerine göre da- ha fazla olduğu için sertliği daha fazla, esnekliği daha azdır. Bu nedenle implant kırıklarına ne- den olabilecek bir diğer faktör de implant materyalidir. Beaty ve ark (3) yaptıkları çalışmada grade 1 saf titanyumun, grade 3 saf titanyumun yarısı kadar çek- me direncine sahip olduğunu, Rangert ve ark.(15) ise grade 1 saf titanyumun diğer saf titan- yum materyallerine göre yorul- ma direncinin daha fazla oldu- ğunu bildirmişlerdir. Sonuç Sunduğumuz olgular ölçü ol- mamakla beraber belirttiğimiz konulara vurgu yapmak açısın- dan önemli birer örnektir. Bu ör- nekler özellikle kullanılan siste- min kalitesi ya da morfolojisi üzerinde tartışmaya gerek olma- yacak kadar münferittir. Ancak materyalin niteliği, implantın uygulama endikasyonu, daya- nakların iyi torklanmış olması ve zaman içerisindeki kemik doku- sundaki değişikliklerin kırılma üzerindeki etkilerine dikkat çek- mek gerekmektedir. Ayrıca ol- gularımız, implant üstü protezle- rin kemik rezorpsiyonu ve daya- nak/matriks stabilitesini değer- lendirmek açısından belirli peri- yodlarla takibinin gerekliliğini önemle vurgulamaktadır. Kaynaklar istendiğinde yazardan temin edilebilir. DT Dr. Özge Özdal İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi AD. 34093 Çapa - Fatih / İstanbul Tel: 0212 414 20 20 e-posta: ozgeozdal88@hotmail.com Yazışma Adresi Sayfa 8DT Tel: 02124142020

Pages Overview