Please activate JavaScript!
Please install Adobe Flash Player, click here for download

Dental Tribune Turkish Edition No.5, 2016

DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Yenilik & Uygulama 7 materyali yerleştirilen tavşanlar- da her gün yaptığımız eksternal muayenelerde, gözde kızarıklık ve nazal akıntı gibi alerjik semp- tomları gözlemezken, civar do- kuda 8 haftanın sonunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak da anlamlı histopatolojik değişik- likler gözlemlendi. Sistemik toksikolojik etkileri gözlemediğimiz gruplarımızda gerek kontrol grubunda gerekse de akrilik örnekleri yerleştirdiği- miz gruplarda lokal muayene de de belirgin farklılıklar gözlenil- medi. Primer olarak kapatılan in- sizyon hatları 4 . haftadan itibaren yapılan gözle muayenede belir- gin bir makroskopik patoloji gös- termemekteydi. Böylece yöntem sırasında oluşabilecek kontami- nasyonlar elimine edilmiş oldu. Bu çalışmada ışık mikrosko- bik incelemede tespit edilen his- topatolojik farklılıklar ise kontrol grubu ile kıyaslandığında tüm akrilik rezin gruplarında lenfosit ve fibroblast sayılarındaki artış- tır. Bu artış kontrol grubu ile kı- yaslandığında Ivocap ve Paladent akrilik rezinlerinde istatistiksel olarak anlamlı ölçüde fazla iken, Acron grubunda istatistiksel ola- rak anlamlı bulunmamıştır. Len- fosit ve fibroblast sayısının para- lel olarak artışı beklenen bir so- nuçtur, çünkü lenfosit ve fibrob- lastlar kronik iltihabın bir üyesi- dir. 6 Örneklerin toksik etkileri- ne karşı verilen lokal cevap da bir iltihabi aktivasyondur. Kollajen lifleri incelendiğin- de ise kontrol grubu ile rezin grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılığın olma- ması beklenen bir bulgu idi. Re- zin gruplarına ve kontrol grubu- na yapılan insizyon her grupta yaralanma oluşturmaktadır. Ya- ra iyileşmesi esnasında da kolla- jen liflerinin yeniden düzenlen- diği bilinmektedir. 11 Dolayısıyla bütün gruplarda kollajende ben- zer şekilde proliferasyon ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda uy- gulanan yöntemler steril şartlar- da gerçekleştirilmiş ve iyileşme primer iyileşme halinde kalmış- tır. Buna karşın kronik iltihabi bir durum meydana gelseydi or- taya çıkan büyüme faktörlerinin kollajen liflerinde de proliferas- yona neden olabileceği bilin- mektedir. 6,17 Daha önceki bir ça- lışmada ısı, mikrodalga ve kim- yasal olarak polimerize olan ak- rilik rezin materyallerinin insan gingival fibroblast kültürü üzeri- ne sitotoksik etkileri olduğu, an- cak kimyasal olarak polimerize olan akrilik rezin materyalleri- nin hem mikrodalga hem de ısı ile polimerize olan akrilik rezin- lerden daha fazla sitotoksik etki gösterdikleri rapor edilmiştir. 22 Benzer şekilde kimyasal olarak polimerize olan akrilik rezinle- rin diğer akrilik rezinlerden da- ha toksik etkiye sahip olduğu di- ğer çalışmalarda da bildirilmiş- tir. 2,13,20,25 Bu çalışmada kullanı- lan akrilik rezinlerden hiçbirisi kimyasal olarak polimerize olan akrilik rezin tipi olmadığı için daha inert özelliktedirler. Kolla- jen liflerde hiçbir grupta kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı ölçüde bir artış olmama- sını da buna bağlayabiliriz. Akrilik rezinlerden salınan pek çok element sitotoksiteye ne- den olabilmekle beraber primer neden polimer içindeki polimeri- ze olmamış artık monomer mik- tarıdır. 5,12, 19, 25 Bir çalışmada mik- rodalga irradyasyonunun artık monomer oranını azalttığı bildi- rilmiştir. 26 Mikrodalga irradyas- yonu ile polimerizasyon süresi- nin kısalması ve artık monomer miktarının azalması mikrodalga ile polimerize olan akrilik rezin- lerin stotoksitelerinin azalmasın- daki iki neden olarak düşünül- mektedir. 12 Bu çalışmada da mik- rodalga ile polimerize olan akri- lik rezinin Acron’un stotoksitesi- nin düşük bulunması bu neden- lere bağlanabilir. İmmünohistokimyasal yön- temlerle rezin gruplarında sap- tanılan EGFR ekspresyonu ol- dukça düşük seviyelerde olması- na karşın, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı dere- cede yüksek bulunmuştur. Bu bulgu akrilik rezin örneklerin yerleştirildikten sonra bu bölge- deki EGF reseptörlerini uyardı- ğını göstermektedir. Mekanik ir- ritasyonun o bölgedeki iltihabi elemanları uyardığı gibi EGFR’ü de uyardığı bildirilmektedir. 24 Ancak bu uyarı oldukça düşük miktarlarda olmaktadır. Zaten yüksek miktarlarda olması ha- linde yöresel olarak displazi ve daha ileri durumlarda da malig- nite gelişimine neden olabile- ceklerinin bir göstergesi olacak- tır. Karsinom gelişimi durumla- rında EGFR ekspresyonu irritas- yondan farklı olarak daha yük- sek değerlere ulaşmaktadır.23 EGFR’ün rezin gruplarında yüksek olmasının açıklaması, bu maddelere karşı organizmanın bir savunma mekanizması geliş- tirmesidir. 10 Her ne kadar bu maddeler inert olsalar da vücut onları yabancı cisim kabul edip onlara karşı organizmayı savun- maya çabalamaktadır. Bu savun- mada lenfositler ve fibroblastlarla birlikte EGFR’de yer almaktadır. Bütün rezin gruplarınında gözlenilen EGFR ekspresyonu ar- tışı mitojenik uyarı oluşturabile- cektir. Ancak bu etki oldukça dü- şük seviyelerde görülmektedir. Yine de uzun süreli uyarıların kü- mülatif etkisi de göz ardı edilme- melidir. Çünkü EGFR’ ün kronik toksik irritasyonda, premalign lezyon oluşumu için etkili rol oy- nayabileceği bildirilmektedir.3 So- nuç olarak tüm rezin gruplarında kontrol grubundan farklı bulgular elde edilmiştir. Acron grubu kon- trol grubuna en yakın olan dola- yısıyla en az sitotoksik etki göste- ren grup olmuştur. EGFR artışı ile karakterize malign değişim bek- lenilen bir bulgu olmaktan çok uzak görülmektedir. Kaynaklar İstendiğinde yazardan temin edilebilir. DT Sayfa 6 DT Grafik 1: Protez kaide rezinlerindeki lenfosit, fibroblast, kollajen ve EGFR pozitif hücre sayıları Doç. Dr. Filiz Aykent Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi A.D. Yazışma Adresi

Pages Overview