Please activate JavaScript!
Please install Adobe Flash Player, click here for download

Dental Tribune Turkish Edition

Erken dönem muayene; nasıl-kimle? Tüm bu açıklamaların para- lelinde; her çocuk en geç 6 aylık olana kadar yetkin bir pedodon- tist-pediatrist-aile hekimi yada primer sağlıkçı tarafından ağız risk değerlendirilmesine tabi tu- tulmalıdır. Bu şartlı değerlendir- me muayenesi son yıllarda ABD nin pek çok eyaletinde hekimin ön fiziksel muayenesi içine so- kulmuştur ve çoğunlukla “aile hekimleri” tarafından gerçekleş- tirilmektedir. ABD de de pedodontist sayısı- nın azlığı ve erken dönemde ço- cukların bir diş hekimi tarafın- dan görülme ihtimalinin çok dü- şük olması sebebiyle sağlık çalı- şanlarının EÇÇ ile ilgili farkın- dalıklarının arttırılması yoluna gidilmiştir. “Sağlık bir bütündür” felsefesinin zorunlu bir sonucu olarak, genel sağlık ve takip sis- tematiğine EÇÇ kontrolü ve taki- bi eklenmiştir. Bu açıdan diş he- kimi dışındaki bir sağlıkçı içinde EÇÇ riskinin tanımlanması (teş- his), algılanması ve takibi bakı- mından basitleştirilmiş bir for- mun oluşturulmasına çalışılmış- tır ve sonuç olarak “çürük risk değerlendirme tablosu” şekillen- dirilmiştir (26). Aile hekimliği sistematiğinde ağız-diş sağlığı koruyucu uygulamaları neler olabilir? Muayene (sağlıkcının mu- ayenesi): Aile hekiminin yanın- da çalışan yardımcı personel (ebe-hemşire) tarafından yapı- lacak olan yüzeyel muayene, er- ken dönemde çürük tespiti açı- sından büyük önem taşımakta- dır. Basit teorik bilgilerin ard- nından gerçekleştirilecek uygu- lamalı (vaka bazlı) eğitimle dental personel dışındakiş sağ- lık personelinin %68 ihtimalle çürüğü doğru tebit edebildilkle- ri bulgulanmıştır (27). Sağlıkcının anneye maue- yeneyi öğretmesi (dikkat edile- cek hususular): Anne bebeğin- çocuğun dişlerinde herhangi şüpheli bir durum gördüğünde bunu fark edebilmedir. Bu uygu- lama ayda bir kez anne tarafın- dan çocuğun yatağa yatırılarak temiz parmaklarala alt ve üst dudağın ekarte edilmesi yoluyla yapılabilmekte ve aile hekimleri yardımcı personeli tarafından öğretilebilmektedir (28). Bunun için anneler yardımcı sağlık per- soneli tarafında çürük risk tespi- ti konusunda kabaca bilgilendi- rilmeli ve çocuğun dişlerinde meydana gelebilecek değişiklik- lerin farkında olabilecek şekilde eğitilmelidirler. Bilgilendirme ve anne eği- timi: Diş çürüğünün önlenme- sinde annelere veya bebek ba- kıcılara yapılacak olan bilgilen- dirme hayati önem taşımakta- dır. Bebeğin beslenmesinin ne şekilde yapılacağı veya ağız te- mizliğinin ne şekilde gerçek- leştirileceği gibi basit bilgiler erken döenmde oluşabilecek çürüklerin engellenmesi açı- sından çok önemlidir. Flor vernik uygulamaları: 1. yaş gününden itibaren yapılacak olan florlu vernik uygulması bebk çürüğü gelişimini büyük ölçüde önleyebilmektedir. Son- raki periyotlarda çürük risk du- rumuna göre 6-12 süreçlerde uy- gulama tekrarlanabilir. Flor vernik ideal bir çözüm olabilir mi? Aile hekimliğinde flor vernik uygulamaları! Florlu vernikler profesyonel topikal flor uygulamaları sonrası diş yüzeyi ve flor arasındaki kon- tak süresini uzatma amacı ile 1960 yılında Avrupa’da geliştiril- miştir. Böylece dişin tabakaları- nın yüzeyine flor katılımı ger- çekleşmekte ve ağız ortamına salınımı uzamaktadır. Jeller gibi sıklıkla kullanılan diğer bazı to- pikal florlu ajanların aksine, ver- nikler dental alet ya da ekipma- na gerek olmadan kolaylıkla diş- lere uygulanabilir. Uygulama kolaylıkları, yut- ma riskinin olamaması ve jel uy- gulamasında ihtiyaç duyulan özel aplikatör gerektirmemesi vernikleri jellere göre avantajlı kılmıştır. Florlu vernikler çoğun- lukla dişler ile flor arasındaki kontak süresini uzatmak ama- cıyla diş macunları gibi gelenek- sel topikal ajanlara ilaveler ola- rak geliştirilmiştir (29). Florlu vernikler dişe yapışır ve florun uzun süreli rezervuarı görevi gö- ren CaF oluşturur. Yıllık 4 uygulama yada yıllık 3 kez haftalık uygulama efektif olarak bulunmuştur. Bununla beraber; yıllık 2 uygulamamanın yeterli sonuçlar verdiği izlenmiş- tir. Uygulama kolay ve hızlıdır, profesyonel proflaksi gerekmez ve hasta uygulamadan hemen sonra klinikten ayrılabilir (30). Florlu vernikler çok yüksek flor konsantrasyonuna sahip ol- malarına rağmen, kullanımları hızlı sertleşen kaideleri, uygula- ma süresince yavaş flor salınımı sebebiyle güvenlidir ve tüm diş- lenme için nispeten küçük mik- tarlarda vernik gereklidir (31) ). Meta analizler sürekli dişlenme- de florlu verniğin önemli bir çü- rük önleyici etkisini göstermek- tedir (32,33). Sekiz çalışmanın meta-analizine göre, 1–5 yıllık takibinde florlu vernik 2 kez uy- gulandığında sürekli dişlerde florlu verniklerin total etkisi %38 (95% CI 19% -% 57) olarak ifade edilmiştir. Günümüzde Asya ve Avrupa da büyük ölçüde kabul edilen “florlu vernik uygulamaları”, ağırlıklı olarak yüksek çürük riskli hastalarda 3- 6 ay aralıklar- la uygulanması gerektiği öneril- mektedir (34). Amerika’da florlu vernik uygulamaları 1991’de baş- latılmıştır ve günümüzde kulla- nımı oldukça yaygınlaşmıştır (35). Hatta son zamanlarda uygu- lanan programlarda florlu ver- nikler, ebeveyn izni doğrultusun- da İspanyol-Meksika ya da Siyah kökenli ailelerin çocuklarına (düşük ekonomik seviye ve kar- ma kültürel yapı) çürük oluşumu beklenilmeden düzenli olarak uygulanmaktadır (36). Florlu verniğin bu denli kabul görmesi- nin esas sebepleri; özellikle kü- çük çocuklarda kolay-güvenli-et- kin ve pratik uygulama prosedü- rü olmasıdır. Önceki bölümlerde açıklan- dığı sebeplerle EÇÇ teşhisi ve önlenebilmesi için bebeğin-ço- cuğun yaşamının erken dönem- lerinden itibaren görülmesi ol- dukça önem kazanmaktadır. Rutin uygulama mantığında, bir diş hekiminin şikayeti olmadan bir bebeği görme ihtimali yok- tur. Rahatsızlık ise çoğunlukla gecikmiş ve ilerlemiş diş çürü- ğünden kaynaklanmakta ve ge- ri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşılmaktadır. Geleneksel olarak; yeni do- ğanın ilk teması yeni sistemde aile hekimleri yada onların yar- dımcı personeli ile olmaktadır. Aile hekimliği bu açıdan erken dönem çocuk çürüklerinin belir- lenmesi ve böylelikle risk bazlı koruyucu uygulamaların yönlen- dirilip planlanması için önemli fırsatlar verebilir. ABD nin pek çok eyaletinde (Arizona, Kaliforniya, Utah) diş çürüğünün engellenmesi için topyekün felsefe ile önlem alın- ması gerekliliği algılanmış ve primary health care’ların bu ko- nudaki eğitimi desteklenmiştir (37). Değişik araştırıcılar, bazı etkin çürük kontrol programları- nın diş hekimi olmayan personel tarafındanda gerçekleştirilebil- diğini göstermişler ve bu kişile- rin klinik pratikte başarılı koru- yucu uygulamalar yapabildikle- rini vurgulamışlardır (38). Nowak ve ark’nın takipli bir çalışmasında ise; aile hekimleri ile başlanılabilecek erken be- beklik koruyucu uygulamaları- nın diş hastalıklarının önlen- mesinde önemli olabileceği ve bu tip erken uygulamalarla top- lumdaki çürüksüz birey sayısın- da artış olabileceği bildirilmiş- tir. Aynı araştırıcılar; aile he- kimliği uygulamasında kullanı- lan tıp-sağlık evi benzeri bir ya- pılanmanın “diş evi” şeklinde oluşturulabileceğini önermiş- lerdir. Bu tip bir uygulamanın “aile-ebeveyn bilgilendirilmesi- eğitimi” açısından da önemli bir şans yaratabileceğini bildir- mişlerdir (39). Savage ve ark ise; bir yaşın- dan itibaren ilk koruyucu uygu- lama için diş hekimine giden ço- cukların sonraki koruyucu uygu- lama seanslarına gittikleri tak- dirde, dolgu ya da acil müdaha- leler için diş hekimine gitme ih- tiyacı duymayacaklarını bulgula- mışlardır. Araştırıcılar, ilk koru- yucu uygulama seansını 2 ya da 3 yaş civarında yaşayan çocukla- rın ise diş hekimini ziyaretleri- nin büyük bir oranda koruyucu uygulamalarla birlikte tedavi ve acil uygulamalar için olduğunu ifade etmişlerdir. Öte yandan; bir yaşında hekim tarafından gö- rülen çocukların aile motivas- yonlarının da daha iyi olabilece- ğini bildirmişlerdir (9). Erken Çürük Tesbiti-Erken Koruyucu Uygulamalar Ve Tedavi Maliyetleri Çocukların genel sağlığında olduğu gibi ağız sağlığında da, ailenin erken eğitimi ve zama- nında yapılan koruyucu müda- halelerin çocuk ağız sağlığında direkt etkiye sahip olduğu ve sağlık alanındaki giderleri azalt- tığı da bir gerçektir. Genel tıp uygulamalarında, erken koruyu- cu işlemlerin ekonomik olarak önemli faydaları mevcuttur. İlk 10-12 .haftalarda anneye verilen folik asitin çarpıcı bir şekilde da- ha az nöral tüp defektlerine se- bep olduğu ve sonrasında belir- gin bir ekonomik kazanım yarat- tığı bildirilmiştir (40). Doğum öncesi bakımın da sağlık bakım giderlerini azalttığı ve anne-bebek sağlığını geliştir- diği kabul edilmektedir. Bir an- nenin doğum öncesi bakımı al- mamasıyla düşük ağırlıklı bebek dünyaya getirmesi ihtimali 3 kat daha fazla olmaktadır. Yapılan çalışmalar doğum öncesi bakım giderinin 2,57 $, düşük ağırlıklı dünyaya gelen bir bebeğin ba- kım giderinin 3,38$ olduğunu vurgulamaktadır. Missouri ka- dın-bebek ve çocuk programı uygulamalarıyla katılımcıların sigorta payından yeni doğan ba- şına gideri 100$ azalttığı belirtil- mektedir (41). Lee ve ark (2006), erken dö- nem diş muayenelerinin 10-20 yıllık takiplerde ne tip bir ekono- mik kazanım yaratacağı hipote- zinden yola çıkarak; 1992 do- ğumlu 9204 kuzey Karolayna’lı çocuğu 5 yıl süre ile takip etmiş- lerdir. Araştırıcılar; 1 yaşından önce görülenlerin 262 $, 1-2 yaş içinde görülenlerin 339$, 2-3 yaş içindekilerin 449$ ve 4-5 yaş içinde görülenlerin ise 546$ lık bir diş tedavi maliyetine sahip olduklarını tespit etmişlerdir. Aynı araştırıcılar, koruyucu uy- gulamaya eğilimin armasıyla, te- daviye ve acil uygulamalara ihti- yacın azaldığını ve bunun sağlık giderlerine olan yansımasının ise belirgin bir azalma yönünde olduğunu bildirmişlerdir (37). Öte yandan, EÇÇ nin tedavisi ile olayın bitemediği, erken dö- nemde oluşan bu çürüklerin te- davilerinin yapılması durumun- da bile hastalığın devam ettiği ve tedavi edilen EÇÇ li çocukların % 40-50 sinin 4-12 ay içerisinde yeniden çürüdükleri bildirilmiş- tir. Bu durum; klinik yükle bera- ber bu tip çocuklarda erken dai- mi dişlenmeden itibaren yeni çürük oluşumunu tetiklemekte Bilim & Araştırma DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı8 Koruyucu hekimlikte topyekün davranma felsefesi ve bir Anadolu modeli(!) (Bölüm II) Araş. Gör. Dt Hakan Çolak Doç. Dr. Ç. Türksel Dülgergil Sayfa 9DT